SAFRANBOLU ÇEVRE
Safranbolu ülkemizde ve dünyada geleneksel Türk evleri ile tanınmaktadır. Yerleşimin bu alandaki ünü, yörede bulunan diğer birçok önemli değeri ve ilgi noktasını gölgeleyecek kadar ileridir. Oysa Safranbolu’nun çevresinde yer alan ilgi noktalarının her biri bir başka yerleşimi tek başına ön plana çıkarmaya yetecek kadar önemlidir. Safranbolu’nun çevresinde antik dönemlere ait birçok kalıntı, höyük, kaya mezarı ve tarihi mezar, eski eserler, doğal mağaralar, geniş ormanlar, yaylalar, kanyonlar, tarihi şehirler ve yerleşimler, kıyı yerleşimleri bulunmaktadır. Bunların belli başlıları aşağıda ana hatları dile getirilmiştir.
Höyük ve Tumulüsler: Safranbolu yöresinde 32 adet tumulüs ile 4 adet höyük bulunmaktadır. Tumulüsler Safranbolu, Eflani, Eskipazar ve Ovacık ilçelerinde, höyükler Eflani ve Eskipazar ilçelerindedir.Yörenin tarihi ve kültürel geçmişine ilişkin en eski kalıntılar niteliğindeki bu höyük ve tumulüslerde henüz kazı ve yeterli arkeolojik araştırma yapılmamış olduğundan bunlara ilişkin ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır.
Karakoyunlu Kral Mezarı: Safranbolu ile Ovacık ilçelerinin sınırındaki Pürçükören Köyü Karakoyunlu Mahallesinde yer alan ve bir mezar olduğu sanılan kaya oyması, dört odadan meydana gelmektedir. Kayanın ön cephesinde bulunan gösterişli alınlık buranın kral mezarı olduğu tezini güçlendirmektedir. Mezarın bir adı da Karain Kaya Mezarıdır.
Üçbölük-Çavuşlar Kaya Mezarları: Safranbolu’nun bir çok köyünde kaya mezarları bulunmaktadır. Bu mezarların yoğun olduğu köyler Üçbölük ve Çavuşlar köyleridir. Üçbölük köyünde beş adet kaya mezarı vardır. Çavuşlar köyünde ise iki ayrı bölgede toplanmış fazla sayıda kaya mezarı vardır. Kaya mezarları tek tip özellik göstermeyip farklı biçim ve boyuttadırlar. Safranbolu ilçesine komşu yerleşimlerde de kaya mezarları bulunmaktadır.
Hadrianapolis (Viranşehir) Harabeleri: Eskipazar ilçesinin batısında yapılan arkeolojik kazılar sonucunda ortaya çıkarılmış eski bir Roma şehrine ait kalıntılardır. Antik şehrin M.Ö. 64 de kurulduğu tahmin edilmektedir.
Asar Kalesi: Eskipazar İlçesinin Semail köyünde, çevresinden yaklaşık üç yüz metre yüksekte doğal bir kaledir.
Asar Tepe (Kimistene): Eskipazar’da, antik Hadrianapolis şehrine ait yerleşimlerden biridir. M.S. üçüncü yüzyılın sonları ile dördüncü yüzyılın başlarında kurulduğu sanılmaktadır. Burada tapınaklar, mezar yazıtları ve heykel kaideleri bulunmuştur.
Küre Havuzu: Karabük il merkezine bağlı Sipahiler köyünde bulunan bu kalıntı, Roma uygarlığı sırasında demir madeni üretiminde kullanılmış bir işetme tesisidir.
Yörük Köyü Mezarlığı: Safranbolu’nun Yörük Köyü girişinde bulunan mezarlık, son üç yüz yıla ilişkin Türk mezarlık kültürünü yansıtan ve iyi korunmuş bir kültür mirasıdır. Köyün kuruluşunda kagir olarak yapılan ve kitabesi bulunmayan mezarlar daha sonraları lahit şeklinde yapılmaya başlanmış ve üzerlerine kitabesi olan mezar taşları konmuştur. Buradaki mezar taşlarından okunabilir olan en eskisi 1793 yılına aittir. Mezarlıkta değişik biçimlerde ve Osmanlıca kitabesi bulunan 47 adet mezar taşı bulunmaktadır. Koruma altındaki mezarlıkta Bektaşiliğin etkileri baskındır.
Demir Çelik Müzesi: Karabük il merkezinin Karabük Demir Çelik Fabrikalarının kurulması ile oluşmuş bulunan Yenişehir semtinde yer alan müze, genel olarak demir ve çeliğe, özel olarak Karabük Demir Çelik işletmelerine ilişkin bilgi, belge, malzeme ve eserleri sunmaktadır.
Bulak (Mencilis) Mağarası, Hızar Mağarası, Ulu Yayla Mağarası: Jeolojik bakımdan mağara oluşumlarına çok elverişli yer yapısına sahip Safranbolu’da biri ziyarete açılmış üç önemli mağara bulunmaktadır. Bunların en uzunu ve ilgi çekici olanı Safranbolu İlçesi ile Karabük merkez ilçesinin sınırında yer alan Bulak (Mencilis) Mağarasıdır. Toplam uzunluğu kesin olarak bilinmemekle birlikte 6.5 km. olarak tahmin edilen mağaranın 2.5 km.lik kısmı haritalanmış, ... metrelik kısmı ulaşıma ve ziyarete açılmıştır. Mağara’da kretase türü kireçtaşı oluşumu halen sürmektedir. Bulak Mağarası, ülkemizin en yeni ve ulaşımının kolaylığı, giriş kısmının ve içinin doğal güzelliği nedeniyle en ilgi çekici mağaralarındandır. Mağaranın ziyarete açık olmayan bir kolundan önemli miktarda yer altı suyu gelmekte ve bu bölgede yer üstüne çıkmaktadır. Bu sudan arazi sulaması yapılmakta ve aynı zamanda şehre içme suyu sağlanmaktadır.
Safranbolu ilçe merkezinin ve aynı zamanda Bulak Mağarasının yakınlarında bulunan Hızar Mağarası henüz yeterince incelenmemiş ve ziyarete açılmamıştır. Bu mağaranın da uzun bağlantılara sahip olduğu sanılmaktadır.
İncelenmesi yapılmamış ve ziyarete açılmamış bir mağara da Ulu Yaylada bulunan mağaradır. Ağzı yayla düzlüğünün kenarında yer alan mağaranın diğerleri gibi uzun galerilere sahip olduğu sanılmaktadır.
Yenice Ormanları: Safranbolu’nun yakınında bulunan Yenice ormanları, ağaç çeşitliliği, yoğunluğu ve büyüklüğü bakımından Dünya çapında bir değere sahiptir. Barındırdığı bir çok anıt ağaç ve yaban hayatı ile bir “Doğa Müzesi” görünümündeki Yenice Ormanlarında birçok alt çeşitleri ile köknar, kayın, gürgen, çam, meşe, kavak, karaağaç, kızılağaç, akçaağaç, ceviz, fındık, dişbudak, ıhlamur, şimşir, defne, erguvan, söğüt, ahlat gibi ağaçlar bulunmaktadır.
Yenice ormanlarında; çevresi 630 cm. ve yüksekliği 23 metre olan bir sapsız meşe, çevresi 700 cm. ve yüksekliği 24 metre olan bir porsuk ağacı, çevresi 380 cm. ve yüksekliği 24 metre olan iki dağ karaağacı, çevresi 280 cm . ve yüksekliği 23 metre olan bir Türk fındığı ağacı bulunmaktadır.
Ağaç çeşitliliği sayesinde bu ormanlarda her mevsimde ve özellikle sonbaharda ilginç bir renk armonisi oluşmaktadır.
Yenice ormanlarında Göktepe Tabiat Parkı, Gökpınar ve Fındıkaltı Mesire yerlerinin dışında doğa yürüyüşlerine, bisiklet sporuna, motokrosa, çadır kurmaya, doğa gözlemi ve incelemesi yapmaya uygun alanlar yer almaktadır.
Ulu Yayla ve Sarıçiçek Yaylası (Safranbolu), Sorgun ve Dede Yaylası (Karabük), Göktepe Yaylası (Yenice): Safranbolu’da ve çevresinde Türkiye’nin en güzel ve yeni keşfedilmiş yaylaları bulunmaktadır. Ulu Yayla 1100 metre yükseklikte ve geniş ormanların ortasındaki bir düzlükte, Sarıçiçek Yaylası 1700 metre, Sorgun Yaylası ve Dede yaylası 1600 metre yüksekliktedir. Yükseklikleri ve bulundukları coğrafya itibariyle yoğun ormanların içindeki bu yaylalar herhangi bir bozulmaya maruz kalmamış ve birçok aktiviteye uygun durumdadırlar.
İncekaya, Tokatlı, Düzce (Kirpe), Sakaralan (Tekekurum) Kanyonları (Safranbolu): Bölgenin jeolojik oluşumu derin ve uzun kanyonlar meydana getirmiştir. Yakın zamanlara kadar bir çekicilik olarak değerlendirilmeyen bu doğal oluşumlar son zamanlarda büyük ilgi görmektedirler. Safranbolu’nun İncekaya köyünde ve tarihi su kemerinin yakınında yer alan İncekaya Kanyonu, devamındaki Tokatlı kanyonu, Düzce Köyündeki Kirpe Kanyonu ve yine aynı bölgedeki Sakaralan (Tekekurum) Kanyonu bugüne dek öne çıkmış kanyonlardır.
Kanyon oluşumunu Safranbolu’nun şehir içinde de izlemek mümkündür. Tarihi Cinci Hanı ile İzzet Mehmet Paşa Cami arasında, yan yamaçları tamamen kaya olan, 3-5 metre genişliğinde ve 25-30 metre derinliğindeki kanyonun üzeri yapılaşma ile büyük ölçüde kapanmıştır. Dibinden akan dere ve içerisinde uçan kuşlarla ilginç bir görünüm oluşturan bu kanyonu seyretmek için demir kafesten bir seyir terası oluşturulmuştur.
Keltepe Dağı: Engebeli arazi yüzeyine sahip Safranbolu yöresinde 1500 metrenin üzerinde çok sayıda tepe bulunmaktadır. Bunların en yükseği ve ilgi çekici olanlarından biri Karabük merkez ilçe sınırlarında yer alan Keltepe’dir. Ormanların, kayalıkların ve ilginç jeolojik oluşumların arasındaki tepe yoğun aktivitelere ve gezilere konu olmaktadır.
Konarı Gölü: Safranbolu’nun doğusunda ve Kastamonu yolunun Yörük Köyü ayrımında yer alan Konarı Gölü esasen bir su kaynağıdır. Yaklaşık 50 metre çapında dairesel bir yapıdaki gölün derinliği, muhtemelen kaynağın yeraltından dikey olarak çıkması nedeniyle kesin olarak bilinmemektedir.
Yörede dilden dile ve çeşitli şekillerde aktarılan bir efsaneye göre; Köyde söz sahibi bir ailenin kızına aşık olan delikanlı ile sevgilisi, evlenmelerine izin verilmemesi üzerine bu göle atlayarak canlarına kıymıştır. Olayın ardından uzun yıllar, seher vaktinde gölde iki yaban ördeğinin yan yana yüzdüğü görülmüş.
Yörük Köyü: Safranbolu Yörük Köyü, Türkiye’de tarihi geçmişini ve sahip olduğu kültürel mirası en iyi koruyan kırsal yerleşimlerden biridir. Bir Yörük Obası olan köy, Osmanlı döneminde çevre yerleşimlerle birlikte oluşturulmuş olan Yörükan-ı Taraklı Borlu kazasının merkezidir. Bu dönemlerde köy halkı İstanbul’la ve Osmanlı Sarayı ile yakın ilişki içinde olmuş, askeri teşkilat olan Yeniçeri Ocağında yaygın biçimde görev almış ve İstanbul ticaretinde de yer tutmuştur. Bunun sonucunda Yörüklüler elde ettikleri ekonomik zenginliği köylerine yansıtmış ve burada önemli fiziki ve kültürel yansımalar ortaya koymuşlardır.
Yörük Köyü, halkı, önderleri ve Yörük Köyü Kültür Mirasını Koruma ve Dayanışma Vakfı aracılığı ile sahip olduğu zengin ve seçkin kültür mirasını koruyarak günümüze kadar getirmiş ve şimdilerde turizm yoluyla tüm Dünya insanına sunmaktadır. Köyde geçmişi yansıtan genel doku, yollar, sokaklar, evler, geleneksel sosyal yaşam ve yöresel yemekler kültür turizmi alanında turistlerin büyük ilgisini çekmektedir.
Kastamonu: Safranbolu, bir turizm merkezi olmasının yanında önemli turistik çekiciliklere sahip yerleşimlerin ortasında yer almaktadır. Bunlardan biri Kastamonu ilidir. Kastamonu; Küre Dağları Milli Parkı, Valla Kanyonu, Ilgarini Mağarası, Ilgaz Dağı Kış Sporları Merkezi, 170 km.lik sahil şeridi ve benzeri birçok doğal güzellik ile geleneksel Türk Mimarisi ağırlıklı Selçuklu ve Osmanlı dönemi kültürel eserleriyle öne çıkmış önemli bir şehirdir.
Bartın: Safranbolu’nun kuzeyinde yer alan Bartın ili, uzun tarihi geçmişine dayalı kültürel eserleriyle, Karadeniz kıyısındaki güzellikleri, ormanları, yaylaları, çilek gibi ürünleri, yöresel el sanatları ve yemekleri ile bölgedeki önemli diğer bir şehirdir. Safranbolu ile Bartın arasında yer alan karayolu, sergilediği doğal güzelliklerle başlı başına bir ilgi konusu oluşturmaktadır.
Amasra: Bartın ilinin Karadeniz kıyısında yer alan Amasra ilçesi, sahip olduğu tarihi, kültürel ve doğal güzellikler ile bölgede turizme ilk açılan yerleşimlerden biridir. En gelişmiş dönemini Cenevizliler zamanında yaşadığı tahmin edilen Amasra’da bu döneme ilişkin kalıntılar bulunmaktadır. Şehir, geçmişine ve kültürüne ait değerlerinin yanında bugün manzarasıyla, yoğun nüfus barındıran Ankara’nın ve bölge illerinin en kolay ulaşabildiği deniziyle ve deniz ürünleri ile önemli bir ilgi noktasıdır.